İDARENİN HİZMET KUSURUNA DAYANAN ARAÇ DEĞER KAYBI DAVALARI

Kimi zaman, Belediyelerin yol çalışmaları, onarım çalışmaları, kimi zamansa uyarıcı levha eksikliği ya da farkedilemeyen bariyerli girişler dolayısıyla vatandaşa ait araçlarda hasar meydana gelmektedir. Örneğin tercihli yola girmek üzereyken tercihli yol başındaki otomatik mantarların uyarı levha eksikliği nedeniyle farkedilemeyerek aracın çarpması sonucu hasar oluşabilmektedir. Bu hasar araç sahibi tarafından kendi kaskosundan karşılanabildiği gibi, kasko olmaması durumunda şahsen karşılanması söz konusu olmaktadır. Çünkü karşı araç işleteni ya da trafik sigortacısı bulunmamaktadır.

Burada araç sahibinin araç değer kaybı davası açıp açamayacağı hususu önem arzetmektedir. Çünkü her ne kadar araçta oluşan hasar giderilse de araç artık kazalı araç sayılacak ve 2. El piyasa değeri düşecektir. Peki bu durumda muhatap kim olacak, araç değer kaybı davası kime karşı ve hangi mahkemede açılabilecektir?

Bilindiği üzere araç değer kaybı davası trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi olarak değerlendirilmektedir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü Belediye, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan kaynaklanan (Burada hizmet kusuru neticesinde bir hasar oluşmuş ve araç değer kaybı ortaya çıkmıştır) davaların İdari Yargılama Usulü Kanunu 2. Maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak açılması gerekmektedir.
Yargı yolu davanın genel şartlarından olup, görev kuralları kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Esasen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. Maddesi ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasanın kapsamı dışında tutulmuştur.

araç değer kaybı

araç değer kaybı

Belediyelerin gerekli önlemleri almaması, uyarıcı ikaz levhalarının konulmaması nedeniyle kaza meydana gelmesi ve araç değer kaybı oluşması nedenine dayalı davalar; Davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan, idari yargı yolunda açılması gerekmektedir. Aksi takdirde belediyenin hizmet kusurundan kaynaklanan araç değer kaybı davasının adli yargı mahkemelerinde açılması durumunda mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizlik kararı vermesi ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermesi gerekecektir.

Burada bir hususu gözardı etmemek gerekmektedir. 6702 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesinde (6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 16. Maddesi) kendi kuruluş kanunları gereğince, özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş; aynı yasanın 12/11. Maddesinde su, gaz, elektrik dağıtımı, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, araç değer kabı davasının, muhatabın özel hukuk hükümlerine göre yönetilen tüzel kişiliği haiz kuruluş olup olmadığı değerlendirilerek açılması gerekir. Eğer muhatap idarenin gördüğü hizmet bir kamu hizmeti ise de; faaliyetlerini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle 6702 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesinde (6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 16. Maddesi) anlamında tacir sayılacaktır. Tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiil teşkil eden kazaya ilişkin araç değer kaybı davasına bakma görevi adli yargı görev alanına girecektir.